‘Türkiye, harekatta önceliklerini dayatabilecek durumda değil’

Aydın Selcen (foto: Birgün Gazetesi)

Türkiye’nin Eski Erbil Başkonsolosu Aydın Selcen,  Musul harekatı ile ilgili olarak, harekata dahil olacak güçler konusunda Türkiye’nin önceliklerini dayatabilecek konumda olmadığını belirtiyor. Selcen, harekat sonrası için ise net bir resim çizmenin zorluğundan bahsediyor.

Musul harekatının yakın zamanda yapılacağına dair taraflardan yapılan açıklamaları takip eden günlerde, Irak ve Türkiye devlet ve hükümet yetkilileri arasında, Irak topraklarında bulunan Türk askerleriyle ilgili diplomatik kriz ortaya çıktı. Irak Başbakanı Haydar Abadi'nin Eylül ayının sonlarında Irak’taki Türk askerlerinin çekilmesi gerektiği yönündeki açıklamasının ardından hem Irak Diş işleri Bakanlığı hem de Irak Parlamentosundan bu yönlü ardı ardına açıklamalar geldi. Bu arada Dubai merkezli Rotana Televizyonu'na konuşan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın
"Musul Musulluların, Telafer Telaferlilerindir. Hiç kimsenin buralara gelip girmeye hakkı yok. Musul'un DAEŞ'ten kurtarılmasından sonra da burada sadece Sünni Araplar, Türkmenler ve Sünni Kürtler kalmalıdır" sözleri, Iraklı yetkililerin bir kez daha tepki göstermelerine yol açtı.


‘IRAK’TAKİ GELİŞMELER ÜÇ AYRI DÖNEMDE ELE ALINABİLİR’

Musul harekatının arefesinde yaşanan bu durumu Türkiye’nin eski Erbil Başkonsolu Aydin Selcen Sputnik Kurdistan için değerlendirdi. Aydın Selcen Irak’taki gelişmeleri 1991 sonrası Irak’ı, 2003 sonrası Irak’ı ve IŞİD’in ortaya çıkıp Musul’u ele geçirmesinden sonraki Irak’ı diye üç ayrı dönemde değerlendirmek gerektiğini belirttikten sonra Irak’ta son dönemde yaşanan durumu şu şekilde yorumluyor:“Irak hükümeti topraklarının tamamına, Bağdat’tan hükmedecek bir durumda değil” diyen Aydın Selcen, her iki ülke arasındaki sınırların 1926 Ankara Antlaşması çerçevesinde belirlendiğini hatırlatıyor. Selcen, Türkiye’nin diğer bütün bölge ülkeleri ve küresel güçler gibi ulusal güvenlik çıkarlarını önceleyeceğini ifade ederek bu durumun romantik dış politika hayallerinin birbiriyle karıştırılmaması gerektiğini, çok soğukkanlı ve diplomasi yürüterek sorunun çözülmesi gerektiğini belirtiyor.

‘IŞİD’E KARŞI BÜYÜK BİR KENT MERKEZİNDE BU DENLİ BİR OPERASYON DÜZENLENMEDİ’

2003 yılından 2013 yılına kadar Irak ile ilgili özel görevlerde bulunmuş olan Selcen, muhtemel bir Musul harekatı için ‘bu denli büyük bir kent merkezinde böyle bir harekat yürütülmedi IŞİD’e karşı’ şeklinde değerlendirerek, harekatın uzun zamana yayılacağını tahmin ettiğini belirtiyor. Selcen bundan kaynaklı karşılıklı olarak can kaybının yüksek olacağını ve harekatın öngörülemeyen tehditler içereceğini düşünüyor. “Doğrudan TSK’nin dahil olmasını öngörmüyorum. Kendi anlayışıma göre, Türkiye’ye herhangi bir siyasi ve askeri getirisi olacağını da sanmıyorum” görüşünü dile getiren Aydın Selcen, harekata kimlerin dahil olup olmayacağı yönünde Türkiye’nin çok fazla önceliklerini dayatabilecek durumda olmadığını belirtiyor.

‘BURALAR OSMANLI BAKİYESİ OLARAK GÖRÜLÜYOR’

Musul’un Türkiye açısından önemine dair olarak Selcen, eski Türk Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun yürütmüş olduğu politik hattı hatırlatarak “Ahmet Davutoğlu döneminde bu stratejik derinlik adı altında buralarda bir Osmanlı imparatorluğu bakiyesi olan, özellikle etnik açıdan Türkmenlerin, mezhepsel açıdan da Sünnilerin, Sünni Arapların ön plana çıkarıldığını görüyoruz. Medeniyet ve ekonomi merkezleri olarak son Suriye ve Irak’ta çatışmalar arttıktan sonra, Musul ve Halep’in ön plana çıktığını, buralarda Türkiye’nin söz sahibi olması gerektiği gibi siyaset izlendiğini görüyorum” diyor.

‘TÜRKİYE KÜRTLERLE İLİŞKİ KURMALI’

Ancak Selcen buna karşılık, Türkiye’nin Irak Kürdistan Bölgesindeki Kürtler’le olduğu gibi Türkiye, Suriye ve İran’daki Kürtlerle daha sağlam, çıkarlara dayalı ve barışçıl ilişkiler kurması gerektiğinden bahsediyor.


Musul harekatı sonrasına dair ise bir resim çizmenin zor olacağını sözlerine kaydeden Selcen küresel güçlerin dahi bu konuda kuşkulu olduğunu belirtiyor. IŞİD’in Irak’ta ortaya çıktığını, belli bir tabana dayandığını söyleyen Selcen’e göre, “Bu fenomen küresel bir terör tehdidi olmaktan ortadan kaldırılabilir mi? İdare iddiası ve bir toprak kontrolü iddiası ortadan kalksa da bir gölge, daha önce olduğu gibi, Musul’da özellikle bir gölge güç olarak varlığını sürdürebilir mi? Hepsi ‘istenildiği’ şekli ilan etse de Musul halkı yeniden Bağdat yönetimi altına girmeye hangi koşullarda razı olur? Bütün bunlar cevaplanması çok güç imkansız sorular.” 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bülent Küçük: Kimi cemaatler boşluğu doldurmak istiyor

'Türkiye IŞİD diyor ama esas olarak PYD'yi YPG'yi istiyor'

Kürtçe Yayıncılığın Tarihçesi