Kayıtlar

Samî Tan: Kurdî li kuçe û kolanan sêwî maye*

Resim
Ji sala 2006an û vir ve di nava kurdan de roja 15ê Gulanê weke Cejna zimanê kurdî tê pîrozkirin. Sedema hilbijartitina vê rojê ew e ku, di 15ê Gulana 1932ê de zimanzanê kurd Celadet Elî Bedirxanî li paytexta Sûriyê Şamê kovara Hawarê derxistiye. Kovara Hawarê di dîroka kurdan de rûpeleke nû vekiriye. Cara destpêkê di vê kovarê de tîpên kurdî yên latînî tên bikaranîn. Di salên dawî de hin kes behsa alfabeya Îsahak Marogûlov dikin û wê weke ya yekemîn nîşan didin. Alfabe ji hêla Marogûlov û nivîskarê kurd Erebê Şemo ve di sala 1928ê de bi piştgiriya hikûmeta Ermenistanê ve hatiye amadekirin. Ev nîqaş li helekê, kurd bi gelemperî li ser alfabeya Hawarê li hevkirine ku ya yekemîn e. JI SALA 2006Ê Û VIR VE TÊ PÎROZKIRIN Kovara Hawarê him di standardîzasyona zimanê kurdî de him di pêşketina wêjeya kurdî de roleke girîng listîye. Wêjenasên weke Qedrîcan, Nûretîn Zaza, Osman Sebrî, Cegerxwîn û Kamûran Bedirxan berhemên xwe di vê kovarê de gîhandine destê xwendeyan. Kovar di 23 hej
Resim
Eylül 2003'te kaybettiğimiz Edward Said, uzun yıllardır İsrail'e karşı savaş veren Filistin halkının içinden çıkıp, kalemi, sözü ve politik duruşuyla halkıyla birlikte hareket etmiş bir isim oldu. Said, aydın vasfını taşımanın gerektiği şekilde hareket ederek her şeyden önce kendini Filistin halkının mücadelesini dış dünyaya duyurmakla yükümlü hissetmişti. Başta Şaron, ABD yönetimi ve Arafat olmak üzere pek çok kişiye yönelik eleştirilerinden dolayı baskı gören, kitapları yasaklanan ve tehdit edilen Said, sözün bittiği yerde İsrail askerlerine taş atmaktan da geri kalmadı. 1935 yılında Kudüs'te dünyaya gelen Edward Said, 14 Mayıs 1948 yılında İsrail'in kuruluşunun ardından ailesiyle birlikte Mısır'a yerleşti. Filistinli Hristiyan olan Said burada İngilizce dışında başka bir dilin konuşulmasının yasak olduğu okullara gönderildi. Aldığı Anglosakson eğitim sırasında yaşadıkları yazarın kaleminden yıllar sonra şöyle anlatıldı: "Bizi Onlar'dan ayıran

Tiyatro aşkı Ermenice-Türkçe 'Kulis'i satışa çıkarmak zorunda kaldı

Resim
Tiyatroya önemli katkılarda bulunan, pek çok ünlü tiyatrocuyla çalışan Ermeni asıllı Agop Ayvaz 100 yaşına merdiven dayadı. 2. Dünya Savaşı, 3 darbe, Varlık Vergisi ile 6-7 Eylül olaylarını yaşamış olan Agop Ayvaz, 28 yaşında oyuncu olarak girdiği tiyatroya 1995 yılına kadar hizmet etmiş olmasına rağmen 50 sayılık Ermenice-Türkçe Kulis adlı tiyatro dergisinin koleksiyonunu satıyor. 28 yaşında tiyatroya başlayan Agop Ayvaz. 35 yaşına kadar oyunculuk yapmış. Tiyatro gruplarında çalışmış. Ermeni asıllı rejisörü hayatını kaybedince, bu sefer de derneklerde amatör tiyatro gruplarını çalıştırmış. Tam 4 defa askerlik yapmış. Askerlik yaptığı dönemlerde kışlada tiyatro oyunları sergilemiş, askerlere tiyatroyu sevdirmiş. Varlık Vergisi için 500 lira vermek zorunda kalmış. Ödeyecek parası olmadığından dolayı Aşkale'ye sürgüne gönderilme tehlikesi geçirmiş. "O zaman 500 liraya bir ev alırsınız. Aldığım aylık 75 lira. Nasıl vereceğiz? Aşkale'ye götürüyorlar. Museviler, Rumlar p

Lise öğrencisinin gözünden Arap toplumu tahlili: Adam

Resim
Suudi Arabistanlı Yazar Türki el-Hamad'ın 'Metruk Sokakların Hayaletleri' üçlemesinin Arap ülkelerinde büyük ilgi ve tepki uyandıran ilk kitabı 'Adama' Türkçe'ye çevrildi. Pek çok ülkede yasaklanmasına rağmen çok satanlar arasına giren ve yazarı hakkında fetva çıkarılmasına neden olan kitap Kanat Yayınları tarafından okurla buluşturuldu. "Adama", El-Hamad'ın "Din, siyaset ve seksi" tabu olarak belirttiği Suudi Arabistan'da gelişen toplumsal gelişmeyi anlatıyor. Kitap, şeriat kanunlarıyla yönetilen ülkede 1970'li yıllardan sonra ortaya çıkan Marksist ve milliyetçi akımların/hareketlerin toplum içerisinde yarattığı etkiyi Hişam adlı bir lise öğrencisinin gözünden aktarıyor. Bu dönemde Arap dünyasında Mısır Lideri Cemal Nasır'ın çok yoğun etkisi vardır. Arap toplumu Nasır'ın onları batılı/emperyalist devletlerin bağımlılığından kurtaracağına inanmaktadır. Bunun yanı sıra toplumda Nasır karşıtlığını geliştirmeye çalış

‘Türkiye, harekatta önceliklerini dayatabilecek durumda değil’

Resim
Aydın Selcen (foto: Birgün Gazetesi) Türkiye’nin Eski Erbil Başkonsolosu Aydın Selcen,  Musul harekatı ile ilgili olarak, harekata dahil olacak güçler konusunda Türkiye’nin önceliklerini dayatabilecek konumda olmadığını belirtiyor. Selcen, harekat sonrası için ise net bir resim çizmenin zorluğundan bahsediyor. Musul harekatının yakın zamanda yapılacağına dair taraflardan yapılan açıklamaları takip eden günlerde, Irak ve Türkiye devlet ve hükümet yetkilileri arasında, Irak topraklarında bulunan Türk askerleriyle ilgili diplomatik kriz ortaya çıktı. Irak Başbakanı Haydar Abadi'nin Eylül ayının sonlarında Irak’taki Türk askerlerinin çekilmesi gerektiği yönündeki açıklamasının ardından hem Irak Diş işleri Bakanlığı hem de Irak Parlamentosundan bu yönlü ardı ardına açıklamalar geldi. Bu arada Dubai merkezli Rotana Televizyonu'na konuşan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "Musul Musulluların, Telafer Telaferlilerindir. Hiç kimsenin buralara gelip girme

KYB'de neler oluyor?

Resim
Kürdistan Yurtseverler Birliği 2 Eylül 2016 tarihinde Güney Kürdistan (Irak Kürt Bölgesi)’nin en önemli siyasi aktörlerinden Celal Talabani’nin Genel Sekreteri olduğu Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB/YNK/Yekiti) içinden bir grup bir bildiri yayınladı. Bildiriyi yayınlayanlar kendilerini ‘KYB Karar Merkezi’ olarak adlandırıyordu ve bildirinin altında KYB Genel Sekreteri Birinci Yardımcısı Kosret Resul ile İkinci Yardımcısı Dr. Berhem Salih, KYB Politbüro Üyesi Mahmut Sengawi’nin yanı sıra başka bir kaç ismin imzası vardı. KYB Karar Merkezi bölgenin yaşadığı siyasal, ekonomik ve idari sorunlara dikkat çektikleri bildirgede KYB’nin bu dönemde kendi içinde bir takım sorunlar yaşadığına işaret edildi ve Genel Sekreter Celal Talabani’nin pozisyonunun bazı kesimlerce suistimal edildiği ifade edildi. Bildirgenin en can alıcı kısmı ise ‘bundan sonra parti adına alınan tüm kararların  Karar Merkezi tarafından onaylanması, aksi taktirde geçersiz olacağı’ şeklindeki cümlenin yer aldığ

'Türkiye IŞİD diyor ama esas olarak PYD'yi YPG'yi istiyor'

Resim
Faik Bulut Türkiye’nin ‘ılımlı muhalifler’ diye adlandırdığı kimi silahlı gruplar eşliğinde Suriye topraklarına girip burada Cerablus’a yönelik operasyon yürütmesi bütün bölge ve uluslararası camiada dikkatle takip ediliyor. Operasyon başlamadan önce Türkiye’nin Rusya, İran ve ABD yönetimleri ile yoğun bir diplomatik trafik yürüttüğü biliniyor. Yine basına yansıdığı kadarıyla AKP hükümeti çeşitli düzeylerde Suriye yönetimi ile de görüşmeler yürütülüyor. Bu trafiğin nedenlerini ve gelişmelerin nasıl seyredebileceğini Ortadoğu uzmanı, yazar Faik Bulut yorumladı. Son dönemlerde diplomatik ve siyasi anlamda çok yoğun bir trafiğe şahit oluyoruz. Türkiye’nin Rusya ile yakınlaşma adımlarından sonra AKP hükümeti’nin İran ile de görüşmeleri oluyor. Hakeza Suriye yönetimi ile kimi anlaşmaların yapıldığı belirtiliyor. Bütün bu görüşmelerin esasında Suriye ile ilgili olduğu biliniyor. Suriye savaşında kartlar yeniden mi karılıyor? Bir anlamda. Yani tam kartların hepsi tümden bozu